Müşterek Bahis Kelimesinin TDK ..


Müşterek Bahis kelimesi ile Google aramalarda en çok sorulan sorular şunlardır: Müşterek Bahis ne demek? Müşterek Bahis kelimesi nasıl yazılır? Müşterek Bahis kökeni nedir? Müşterek Bahis kelimesinin cümle içerisinde kullanımı


Müşterek Bahis kelimesinin TDK sözlük anlamı nedir

At yarışı, belirlenmiş kurallarla düzenlenen iki ya da daha fazla sayıda binicili atın katıldığı bir sportif olgudur. Atın evcilleştirildiği çağlardan beri, hangi atın daha hızlı olduğunu belirlemek amacıyla yapılır ve en hızlı olan kazanır. At yarışları, soyun iyileştirmesi çalışmalarının araçlarından biri olarak bilinir. Çünkü yetiştiricilik dünyâsı, hızlı ve güçlü saf kanlar yetiştirmek amacındadır. Saf kanların bu niteliklerini sınama ve saptamanın en sağlıklı yöntemi de onları yarıştırmaktır. At yarışları bahsi, özellikle günümüzde müşterek bahislerden ayrı düşünülemez. Bahis oyunları sâdece at yarışlarına mahsus da değildir. Başta futbol olmak üzere, hemen her spor dalında oynanmakta; diğer şans oyunlarıyla birlikte bâzı kamu hizmetlerinin karşılanmasında önemli bir kaynak oluşturmaktadır. “Müşterek” ve “bahis” sözcüklerinin etimolojik yapılarına bakacak olursak Arapça kökenli olduklarını görürüz. Türk Dil Kurumu Büyük Sözlüğü’nde; “Müşterek: ortak, birlikte, ortaklaşa”, “Bahis: Görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü anlaşma” olarak açıklanmaktadır. Bahisin, sözlü anlaşma şeklinde tanımlanması, yanlış ya da en azından eksiktir. Çünkü yasal bahislerde geçerli bir belge düzenlenip katılımcıya mutlaka verilmektedir.

Türk Dil Kurumu’nun bu başlıktaki açıklamalarına başka düzeltmeler de yapmamız gerekir. “Müşterek bahis” TDK Sözlüğü’nde, “At yarışlarında, en az iki koşuda yarışan hayvanlardan birinin kazanmasına bağlanan talih oyunu.” şeklinde tanımlanmaktadır ki bu yanlıştır. Gerek ülkemizde gerek yurt dışında iki koşuda yarışan atlardan/hayvanlardan birini bilmek üzerine düzenlenen bahis hiçbir zaman olmamıştır. Bu tanımlamaya en yakın oyun “çifte bahis” olarak bilinir ve TDK’nın sözlüğünde de açıklandığı gibi, çifte bahis iki ardışık koşunun birincisini tahmin etmek üzere oynanır. Ayrıca müşterek bahis bir oyun türü değil, gerek at yarışı gerekse diğer yarışmalar için düzenlenen oyunların bütününe verilen ortak addır. Örneğin ikili bahis, çifte bahis, ganyan ve plase oyunları da müşterek bahislerin türleridir. Müşterek bahsi “ortak katılımlı şans oyunları” olarak tanımlayabiliriz.

Müşterek Bahis kelimesi nasıl yazılır

Atlar bâzen sâdece spor ya da farklı amaçlar için yarıştırılabilir, ancak yarışların günümüzde ilgiye ve ekonomik öneme sâhip olmasının en önemli nedenlerinden biri müşterek bahislerdir. At yarışları, müşterek bahislerle birlikte anılmakta ve şans oyunlarına, dînî inanç ya da başka gerekçelerle sıcak bakmayanların eleştiri oklarına hedef olmaktadır. Bu nedenle müşterek bahisleri, at yarışlarının “yumuşak karnı” olarak tanımlayabiliriz. İslâm’ın ilk yıllarından îtibâren at yarışları, vazgeçilmez sporlardan biri olmuştur. Hz. Peygamber, “ Kişinin eşiyle, ok ve yayıyla ve atıyla oynaması dışındaki oyunlar boş ve faydasızdır.” buyurmuştur. At binmek, Hz. Peygamber’in sürekli olarak özendirdiği, kazananlara ödüller verdiği, çoğu kez kendisinin de iştirak ettiği bir spor dalıdır. Resûl-i Ekrem; at binme, güreş ve atletizmin öğrenilmesi ve öğretilmesini istemiş, hatta bir babanın çocuğuna karşı görevlerinden söz ederken çocuğu helal rızıkla beslemek, ona okuma yazma ve at binmeyi öğretmek şeklinde bir sıralama yapmıştır.

Bakanlar Kurulu kararıyla 2025 yılında müşterek bahis düzenleme izni alacak şirketler, 400 bin Euro değerinde teminat mektubu sunmak zorunda olacak. Ayrıca, 10 bahis evi için lisans bedeli olarak 1 milyon 100 bin Euro ödeme yapılması gerekecek. Şirketler, 10 bahis evi sınırını aşamayacak ancak daha az sayıda bahis evi açabilecek. İnternet üzerinden bahis hizmeti sunmak isteyen şirketler ise 700 bin Euro ödeyerek yedi alan adı üzerinden hizmet verebilecek. Alan adları aynı sunucuda yer alacak.

At Yarışları Müşterek Bahisler Yönetmeliği

Müşterek bahis lisansı, 1 Ocak 2025 ile 31 Aralık 2025 tarihleri arasında geçerli olacak ve lisans sahipleri, bahis evlerini yalnızca sabah 10.00 ile gece 24.00 saatleri arasında işletebilecek. Lisans hakkı, başka bir şirkete devredilemeyecek veya kiralanamayacak, ancak aynı şirketin diğer şubelerinde kullanılabilecek.

I. Dünya Savaşı’nın ayak sesleri duyulmaya başlayınca bir savaş uçağı alınabilmesi için Tarsus’ta at yarışı düzenlenmiştir. Yarışı kazanan atın sâhibi Tarsuslu İsmail Efendi ve binicisi Hüseyin ise Harbiye Nezâreti tarafından madalyayla ödüllendirilmiştir. Ülkemizdeki ilk müşterek bahis, 3 Nisan 1895 târihinde, levantenlerin kurduğu Smyrna Races Club (SRC) koşularında oynandı. O günkü koşularda kazanacak atları bilmek amacıyla düzenlenen bahislerde (ganyan oyunu) katılımın beş bin liraya kadar yükseldiği İzmir’de yayımlanan Ahenk gazetesindeki haberler arasında yer alır. Balkan Savaşı 10 Ağustos 1913’te Bükreş Antlaşması’yla sona erince Veliefendi Çayırı’nda yeniden başlayan Islâh-ı Nefs-i Feres Cemiyeti yarışlarında da “tâlih bileti” adıyla müşterek bahis oynanmıştır.

MÜŞTEREK BAHİS ORGANİZASYONLARI VE VERGİLEME

Müşterek bahislere ilişkin bir başka örnek, Mustafa Kemal’in 1920 yılı sonbaharında, Ankara’da düzenlettiği koşulardır. Ekim ayındaki koşuların hazırlıklarıyla da Mustafa Kemal Paşa ilgilenmiştir. Yarış programının kapağında, “Büyük Millet Meclisi reîsi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin riyâset-i fahimânelerinde (başkanlığına yakışacak şekilde) Ankara 336 senesi sonbahar at koşuları programıdır.” yazmaktaydı. Hakem heyeti Miralay Refet (Bele) ve BMM âzâsı Hüsrev (Gerede) beylerden oluşurken, bahs-i müşterek heyetinde de Levâzım reîsi Rıza Bey ve Binbaşı Haydar Bey yer alıyordu.

İstanbul’un işgal günlerinde (1922) yabancıların kurduğu Makrikuey Racing Syndicate’in (MRS) düzenlediği koşular, Batı yarışçılığına en yakın örneklerdi. MRS gerekli kaynağı müşterek bahis, kapı girişi ve idman pisti gelirleriyle sağlıyordu. Ayrıca yurt dışından getirttiği saf kan İngiliz atlarını da buradaki atçılara satıyordu. 1926 yılında kurulan Yarış ve Islâh Encümeni (YIE) etkisiyle yarışçılığımız gün geçtikçe Batı çizgisinde ilerliyor; ama başarı devlet desteği ile sağlanıyordu. Batı’da hızla gelişen müşterek bahis, ya rış ve yetiştiriciliğin bütün giderlerini karşılamaktan öte “artı değerler” bile yaratabiliyordu. MRS de başarısını İstanbul’daki işgal kuvveti askerlerinin ve ülkemize sığınan Beyaz Rusların bahislere katılımıyla sağlıyordu. İşgâlin kalkması ve MRS’nin Türkiye’den ayrılmasıyla, koşulardaki izleyici sayısı ve buna bağlı olarak müşterek bahis gelirleri büyük oranda düştü.


2, Genel, müşterek bahis · parimutuel i

Geçmiş yıllarda müşterek bahis satışlarındaki başarısızlığımız; yarış sever sayısının azlığı, yarış otoritesine/müessesesine güvensizlik, iller arası bahis oynama olanağının bulunmayışı,her ildeki bahis türlerinin farklılık göstermesi gibi etkenlerden kaynaklanıyordu. Örneğin 1939 yılında Fikret Yüzatlı, Sipâhi Ocağı’nın sâhibi olduğu Veliefendi yarış yerini kirâlayarak işletme hakkını aldı. Altı hafta süren ve pazar günleri yapılan İstanbul yarış sezonunda müşterek bahislere katılım günde ortalama 60-70 bin lirayı buluyordu. Günde beş koşu koşuluyor ve ganyan, plase, ikili, çifte, üçlü ganyan oynanabiliyordu. Diğer illerde ise satışlar İstanbul’a oranla çok daha azdı ve sâdece ganyan, plase oynanabiliyordu.

[PDF] MÜŞTEREK BAHİS OYUNU (SPOR TOTO) OYUN PLANI BİRİNCİ

Nimet Üyken’in söz ettiği 1939 yılı ile, 1358 lira 45 kuruş müşterek bahis geliri sağlanan 1934 yılı İstanbul yarış programı arasında önemli bir fark yoktu. 1934 yılı İstanbul sezonunda da, yaz ayları 6 pazar günü ve günde 5 koşu yapılıyordu. Yüzatlı’nın başarısında; oyun çeşitliliği, otoriteye olan güven, yarış yerinde verilen hizmet gibi etkenler ön plana çıkıyordu. İstanbul yarışlarını 1943-47 yılları arasında Türkiye Yarış Atı Yetiştiricileri ve Sâhipleri Derneği adına yine Fikret Yüzatlı düzenledi.

(6) Müşterek bahis oyununa katılım 18 yaşından büyük herkese açıktır

İstanbul’da yakalanan başarı sâyesinde cemiyetin yarışçılığımızdaki etkinliği 1945 yılından îtibâren daha da arttı. Bunun sonucu, İstanbul’daki yıllık yarış haftası sayısı önce 6’dan 8’e, 1947 yılında da 10’a çıkarıldı. Artan koşu ve izleyici sayıları bâzı önlemlerin alınmasını da gerektirdi. Öncelikle pistin iyileştirilmesi gündeme gelince cemiyetin olanaklarıyla, kum pist elden geçirildi ve hipodrom yapılana kadar bu pist kullanıldı. İzleyici sayısındaki artışa çözüm olarak önce ek tribünler, 50’li yılların başında da portatif tribünler konuldu. Yarışçılığın ana gelir kaynağı olan müşterek bahislere katılım, İstanbul yarışları dışında hayli düşüktü. Müşterek bahsin yöresel olması da katılımı güçleştiriyor, hatta birçok il için olanaksızlaştırıyordu. Örneğin İzmir ile bağlantı zorluğu nedeniyle, bu ilimizdeki yarışlara İstanbul ve Ankara’dan müşterek bahis katılımı çok sonraki yıllarda gerçekleşti. Yarışların düzenlendiği il dışında müşterek bahis oynatmak isteyenlere kolaylıkla izin veriliyordu; ama uygulamadaki bâzı yanlışlar güven sarsıcıydı. Bu yüzden birçok yarış sever hipodromdan uzaklaştı. Kentler arası müşterek bahse katılma imkânı ilk kez 1941 yılında, Osman Münir Kutnak’ın yayımladığı Stad dergisi aracılığıyla gerçekleşti.